sonrakistasyon

27 Nisan 2020 Pazartesi

Farketme İstasyonu:

                                                                                                                         
      Selam, bugün epey buluşacağız gibi okur. Ne dersin?  Eski 'ben' e bakmayı çok seviyorum. Buna cesaretim de var. Beni üzmüyor, kendimi sevmemi sağlıyor. Farketmemi. Ben kendimi okumayı çok seviyorum, günlük hayatta kendimi sevmeyişimin bir yansıması olsa gerek. Bilmiyorum, sevdiğimi düşünüyorum ama biliyorsun, bilinç bu. Buyur, 2018'e giden yol şuradan:                                             
             
 01.05.2018

-Peki beni bir yere koydun mu?                                                                                 
-Hayır, belki bugün sonunda koyabilirim.


Artık sonunda o yere hapsetmeye karar verişim tamamlandı. Her bir birey varlığımdan soyutlanıp kendi niteliğinde artık orda. Varlığımdan soyutlanıp yalancı şarap rengi kadar geçici dudaklarımda. Sahi, ertesi gün aynaya baktığımda dudaklarımda var olmuş hafif morumsu, mürdüme yakın o renk bana hatırlattı kendi yerimi de. Belki asıl olan şey oradaki gizli bir koddu. Şifresini tam da sadece aynadan görebileceğim, kendime karşımdan bakabileceğim bir yerde. Böyle bir şeydi galiba kendini yorumlamak ya da kendine deva bulmak. Kendini orada bir yerlerde tekleştirip, birey olarak bakabilmek. Bütün o kafana sıkışıp kalmış cümleleri okuyabilmek sesli bir halde. Biraz sosyoloji okumalıyım. Toplumla kendimi birleştirdiğim ortak kümem fazlasıyla beni kendimden ayırmış. Duymakla sorumlu olduğum ruhum onlarca sesin arasında kısık kalmış. Tüm o isimlerde vücut bulmuş detaylarım, ayrı ayrı unutulmalı. Tepkiler susturulmalı ve hakiki “ben” oyuna girmeli. Eskitilmiş duygulardan canlı bir beden yaratıp hayatın koşuşturmasına dahil etmek aptalcaydı. Zaten bunu kim kaldırabildi ki? Bir hedef belirleyip dış dünyaya, anı olmayı başarmış değerli dakikalara özgürlük vermeli. Naparlar ki hücrelerime yer edinmeye zorlanarak, sanki yenilerine yer kalmayacakmış gibi.  Acizlik kelimesi yeni bir tanım kazanmalı. Salt yetersizliklere ad olmaktansa, bilinçli yetmemelere de ad olmalı. Dün gece, yurtdışında yaşama planı yapıp hayatından uyuşturucuyu bile çıkarıp hedefine kitlenmiş birinin hikayesini dinledim. Bunları söyleyen de oydu. İnsanların hedefi kendi sesini dinlemekken ben kendi kısa dönem telaşlarımda nasıl da boğulmayı tercih ettiğimi dinledim aslında.

Bu yazı bir yandan yanılmışlıkların, arayışların ve kendimizi ihtiyacımız olduğuna inandırdıklarımızın yansıması. Farkında olabildiysen çok mutlu oldum demek bu istasyonda. 

         

8 yorum:

  1. Teşekkürler Bu güzel ve akıcı yazı için.

    YanıtlaSil
  2. blog hesabınıza attığınız yazılar çok güzel benimde blog hesabım var ve yeniyim blog hakkında merak ettiğim bazı şeyler var yardımcı olurmusunuz

    YanıtlaSil
  3. Bazen bende sosyoloji okumak istiyorum. Ama ruh halim okumak için bir türlü uygun olmuyor.
    Bu arada mail abonelik butonu koyarsanız daha rahat takip edebiliriz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sosyoloji hepimizin ihtiyacı, biraz daha derine inersek kişisel psikolojik alanlarımızın tümü. Umarım bir gün hepimiz buna hazır olabiliriz.
      Tavsiye için de teşekkür ederim, hallediyorum. :)

      Sil
  4. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Yazılarınız harika insan okumaya doyamıyor.

    YanıtlaSil

Her fikrine açığım yol arkadaşım. Nasıl bu istasyon?
I am wholly open to your comments friend. How is this station?