sonrakistasyon

27 Nisan 2020 Pazartesi

İnsan neden blog yazar?

Eski profil resimlerime bile ait olmadığımda daha da fark ediyorum eskidiğimi. Eskiden dinlediğim şarkılarda aynı hissedemediğimi. Kötü. Daha da kötüye gidiyorum. Haberim yok.  Şimdilerde tek derdim =-1D*2 ezberlemek gibi bişey excelde.
20.03.2019 

Güncelleme:

Artık excel formüllerini ezberleme gibi bir kaygım yok, Ikea'da kurumsal görünmek gibi bir kaygım da. Zaman geçti, işten atıldığım gün ağladığım balkonda şimdi saat 17:00 suları, kapımızın önündeki tekelin ışıldayan tabelasına bakıyorum. Gereksiz reklam tadında şarap içiyorum. Gereksiz diyorum çünkü sen bir bakkalsın, bakkalın alkollü halisin. Sana her türlü gelecekler, sen her türlü kazanacaksın. Ben de her türlü içicem zaten, söylemem gereksiz. Neden ışıklı tabela?

Merlin'in daracık orta yerinde, Bengi dinleyerek zıplamak ve düşmek istiyorum. Düşüp kalkınca bakıp gülmek, muhtemelen orada tanıştığım ve benimle dans etmesi için zorladığım birine. Birbirimize mutlaka yazacağımızı söyleyip geceyi bitirdikten sonra da hiçbir şekilde adını hatırlamamak istiyorum. Şu durumun içine atın fırlatın beni diyorum. 

Evet, ağzımda ucuz şarabın tadı olan ekşi erik oluşmaya başladı. Burada yazdığım şeyleri birinin okuması için mi planlıyorum, para kazanmak için mi yoksa yakın çevrem tarafından o çok beklenen 'ünlü Tuğçe' olmak için mi diye kendime sorup duruyorum. Olmam derken öğretmen olmuşum, eskimiş ve yenilenmişim. Modifiye edilmiş insan mı olur? Her gün kendimizi kandırıyoruz bugün farklı diye.

Neyse, neden blog yazıyorum? Neden internet aleminde adım geçsin, ya da birileri beni okusun istiyorum? Eksiklik mi yaşıyorum. Okunmama eksikliği, yani tam anlamıyla okunmama değil de soyut olarak okunma işte. Bilmiyorum, belki karantinada kendimi çok yalnız hissediyor ve dostlarımı özlüyorum. Eski çerçevedeki dostlarımı. Her şey eskisi gibi olacak mı? Eski salaş barımızdaki altılı masayı doldurup kadehler tokuşturacak mıyız? Bu kaygıyı yaşıyorum. Her zamanki kaygı. Eskimekten bu kadar mı korkar insan, bu istasyonda biraz ekşiyiz. Hem damak tadında, hem yoldan pazar arabasıyla takırdata takırdata geçen kadının pazar arabası tadında.

Kalbimizdeki atlara selam olsun, belki de onlar yazdırıyordur, oyalıyorlardır zihnimizi.

5 yorum:

  1. Harika.. Sorunun cevabını bu kadar süsleyerek vermeniz 10 numara.. Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  2. Başlığı görünce o her yerde gördüğümüz teknik bilgiler barındıran "Neden blog?" yazıları gibi olduğunu düşünmüştüm yazının. Oysa ne anlamlar barındırıyormuş şimdi okuyunca anladım. Ancak bu kadar derin ve güzel anlatılabilirdi sanırım. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teknik şeylerden pek anlamam, kendimce sebebimi paylaştım. Beğenmenize de çok sevindim. Teşekkürler. :)

      Sil
  3. http://freekays.blogspot.com/

    YanıtlaSil

Her fikrine açığım yol arkadaşım. Nasıl bu istasyon?
I am wholly open to your comments friend. How is this station?