sonrakistasyon

23 Nisan 2020 Perşembe

Neden hatırlarsın?

Şöyle arkanıza yaslandınız, okuyacak bir şeyler arıyorsunuz. Vakit öldürmek istiyorsunuz ama vicdan da yapmak istemiyorsunuz. Hoşgeldiniz sevgili internet, bendeniz burada ufak hikayelerimi paylaşıyorum. Kah aklıma geliyor içime sindiremediğimi yazıyorum, kah içime sıkışıyor tek başınalığımı yazıyorum. Şimdi sizler için geçmişe dayanan bir yazımı paylaşıcam, attığım tarihe bakmayın, öyle bir geçmiş değil; bakalım ne düşüneceksiniz, sizi ışınlıyorum efenim buyrun şuradan:



14.04.2020 #3


Olmuyor, her defasında daha fazlasını hatırlıyorum. Hep daha fazlasını. Her baktığımda fotoğrafların yaşandığı zamana ışınlanıyorum.

O çiçekli kahvaltısında o arabayı nasıl park ettiğimizi, arabadan inişimi hatırlıyorum. Ayaklarımın toprak zemine basışını. Kahvaltıda çok yemiyim hayvan demesinler hissimi. Çayının tadını hatırlıyorum. Bunlar bir günahımdan dolayı bana atfedilmiş ceza olmalı. Doğal ceza, insanoğlunun hakediş davası. Bilincimde zaten varolabilecek ama beni bırakmayan. Ben nasıl bırakayım?

O zamanlar kedi olan Nuri'nin beni nasıl ısırdığını, üstümde nasıl uyuduğunu, Frodo’yu hatırlıyorum. Hani yarı baygın dünden kalma uyuduğun günler, arkadaşın senden daha evvel uyanır ve fotoğrafını çeker ya. Evdeki kedinin senin sımsıkı kışına sarındığın yorganın üstüne sanki kendi zaferiymiş gibi ön ayaklarıyla hükmediverdiği. O filmleri izlediğimizi, ilk defa izlediğimi ve ağladığımı unutamıyorum. Bunun senle bir alakası yok, eminim yok. Olmamalı. Yoksa eskiyor mu hislerim? Olmamalı deyişim bu yüzden mi?

Olmeca eskidi mi? Otomatik olarak mı böyle diyorum, yasak olduğu için mi? Edepten mi, vicdandan mı? Namustan mı?... Bana benzeyen, benimle aynı geçmişi paylaşmak isteyen kızcağızdan mı?
Çok oldu ama bu.

Fazla içtiğimizde yurda gitmek istemeyişimi, Elif'te kaldığım o kırmızı koltuğu, o salondaki koltukta neler yaşadığımı, yatakta çarşafsız yattığımı. Şimdiki Tuğçe çarşafsızken o düzenin düzensizliğine içlenir çünkü. İçlenmedi. Yattı, uykusunu aldı, tadını çıkardı. Geç geldi, geç uyandı, ablasıyla görüntülü konuştu dünden kalma. O evde. O evdeyken de çok şey yaşadı Tuğçe. Kavga ettiğin ihtimalinden de korktu, kuyruğu dik bekledi Tuğçe. Unutmuyor, hepsini hatırlıyor.

Bütün o uzun yollarda dinlenen şarkıların yardımı olmadı, olmuyor.
O anı avutmak için. Şimdi yine aynı.

Gerçeğini senden ne yaşarsan yaşa alamıyor bu. Sen her ne kadar kendin gibi, oluşturduğun kendin gibi olmaya çalışsan da. Yetmiyor, o duyguyu bu an, şu an tüketmek istiyoruz. Neden? Ne bu acele? Biliyor muyuz, farkında mıyız artık şu an ölebileceğimizin?

İştee, bu istasyonda oldukça zorlandım, gördün. Hatırlamak ile ilgili problemime de tanıklık ettin. Düşün bakalım, sen neden hatırlarsın?

4 yorum:

  1. Hatırlamak güzeldir.. Tebrikler.

    YanıtlaSil
  2. Evet... Bir de hatırlamaktan kurtulamamak var, bunun gibi.
    Yorumun için çok teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  3. Unutamamak insan için en zor sınav olabilir. Elinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  4. Bence de, çok teşekkür ederim. İstasyonlarımız kazasız belasız olsun dileğiyle! :)

    YanıtlaSil

Her fikrine açığım yol arkadaşım. Nasıl bu istasyon?
I am wholly open to your comments friend. How is this station?